Wednesday, May 19, 2021

Büyük Sistem Bakımı ve Çerçeveleme Etkisi

 

Büyük Sistem Bakımı ve Çerçeveleme Etkisi(psikoloji) [1]

The Maintenance of Large Systems and Framing effect (psychology) [1]

 


Çerçeveleme etkisi, insanların olumlu veya olumsuz çağrışımlarla sunulup sunulmadığına bağlı olarak seçeneklere karar verdiği muhakemesel bir önyargıdır; Örneğin. kayıp veya kazanç olarak. [1.]

The framing effect is a cognitive bias where people decide on options based on whether the options are presented with positive or negative connotations; e.g. as a loss or as a gain.[1.]

 

İnsanlar, olumlu bir çerçeve sunulduğunda riskten kaçınma eğilimindedir, ancak olumsuz bir çerçeve sunulduğunda risk ararlar. [2.]

People tend to avoid risk when a positive frame is presented but seek risks when a negative frame is presented.[2.]

 

Hava trafik kontrolü ya da nükleer santrallar gibi büyük sistemlerde bakım ve geliştirme var olan ve çalışan sisteme kaçınılmaz olarak müdahele etmeyi onu değiştirmeyi gerektirir.  Bu nedenle uzun dönemli sistem güvenliği ile kısa dönem güvenlik arasında bir çelişki, zıt bir ilişki vardır.  Buna bağlı olarak zaman zaman çerçeveleme etkisi  gözlenebilir.

In large systems such as air traffic control or nuclear power plants, maintenance and development necessarily involves intervening in the existing and working system and changing it. Therefore, there is a contradiction, an opposite relationship between long-term system security and short-term security. Accordingly, the framing effect can be observed from time to time.

 

System users do not want to take future risks by claiming that the existing system is safe. This is mostly observed in the case of people who know the operational side of the system but cannot see the technical requirements. On the other hand, technical people may perceive the certain risks that may be in the future to be higher than they are and may request untimely changes that may put the existing system at risk.

Sistem kullanıcıları var olan sistemin güvenli olduğunu ileri sürerek ileriye ilişkin riske girmek istemezler.  Bu daha çok sistemin operasyonel yanını bilen ama teknik gereksinimlerini göremeyen kişiler durumunda gözlenir.  Teknik kişiler ise ileride olabilecek kesin riskleri bazan olduğundan büyük algılayarak var olan sistemi riske sokabilecek zamansız değişiklikler yapılmasını isteyebilirler.

 

The problem is in determining the operational and technical infrastructure reality independently and correctly from human bias tendencies. For this reason, the metrics approach has been developed in the field of software. The use of Metrics provides the opportunity to objectively determine the magnitude of the desired change and its effect on the system as a whole.

Sorun operasyonel ve teknik altyapı gerçekliğinin insana özgü önyargı eğilimlerinden bağımsız ve doğru olarak belirlenmesindedir.  Bu nedenle yazılım alanında metrics yaklaşımı geliştirilmiştir.  Metrics kullanımı istenen değişikliğin büyüklüğünü ve sistemin bütününe olan etkisini nesnel bir şekilde belirleme imkanını  sağlar.

 

REFERENCES:

[1] Wikipedia

...

Kazanç ve kayıp, senaryoda sonuçların açıklamaları olarak tanımlanır (örneğin, kaybedilen veya kurtarılan hayatlar, tedavi edilen ve tedavi edilmeyen hastalık hastaları, vb.)

Gain and loss are defined in the scenario as descriptions of outcomes (e.g., lives lost or saved, disease patients treated and not treated, etc.).

 

Beklenti teorisi, bir kaybın eşdeğer kazançtan daha önemli olduğunu gösterir, [2.]

Prospect theory shows that a loss is more significant than the equivalent gain,[2.]

 

kesin bir kazanımın (kesinlik etkisi ve sözde kesinlik etkisi) olasılıklı bir kazanca tercih edildiğini, [3.]

that a sure gain(certainty effect and pseudo certainty effect) is favored over a probabilistic gain,[3.]

 

ve olasılıksal bir kayıp, kesin bir kayba tercih edilir. [2.]

and that a probabilistic loss is preferred to a definite loss.[2.]

 

Çerçeveleme efektlerinin tehlikelerinden biri, insanlara genellikle iki çerçeveden yalnızca biri bağlamında seçenekler sunulmasıdır. [4.]

One of the dangers of framing effects is that people are often provided with options within the context of only one of the two frames.[4.]

 

REFERENCES:

1.       Plous 1993

2.      Jump up to:a b c d Tversky & Kahneman 1981

3.      ^ Clark 2009

4.      ^ Druckman 2001a

 

Tuesday, May 11, 2021

Tepkisellik ile Takıntısallık Arasındaki Farkları Anlamak

Tepkisellik ile Takıntısallık Arasındaki Farkları Anlamak [1]

Understanding the Differences Between Impulsivity and Compulsivity


 

Moeller ve meslektaşları tepkiselliği "bu tepkilerin tepkisel bireye veya başkaları üzerine yapacağı olumsuz sonuçlara bakılmaksızın iç veya dış uyaranlara karşı hızlı, planlanmamış davranışlara girmeye yatkınlık" olarak tanımladılar.

Moeller and colleagues defined impulsivity as “a predisposition toward rapid, unplanned reactions to internal or  external stimuli without regard to the negative consequences of these reactions to the impulsive individual or to others.”

 

Aksine, takıntısallık, belirli kurallara göre veya basmakalıp bir tarzda gerçekleştirilen tekrarlı davranışları ifade eder.  Takıntısallık bazan istenmeyen sonuçlarla bağdaşan, sıklıkla amaç taşımayan hep  aynı davranışları tekrarlama eğilimidir.

In contrast, compulsivity refers to repetitive behaviors that are performed according to certain rules or in a stereotypical fashion. Compulsivity is a tendency to repeat the same, often purposeless acts, which are sometimes associated with undesirable consequences.

 

Tepkisellik ve takıntısallık, taban tabana zıt ya da benzer olarak görülebilir, çünkü her biri bir dürtü kontrolü işlev bozukluğunu ima eder. Her biri, örneğin dikkat, algılama ve motor ya da muhakemesel eşgüdüm gibi sinirsel süreçlerin geniş bir uzalınımı içinde  kaymalar içerir.

Impulsivity and compulsivity may be viewed as diametrically opposed, or alternatively, as similar, in that each implies a dysfunction of impulse control. Each involves alterations within a wide range of neural processes including, for example, attention, perception, and coordination of a motor or cognitive response.

 

Yelpazenin kompulsif ucundaki hastalar, dış dünyadan gelen tehditi abartılı  algılama eğilimine sahiptirler ve bu tehditi bertaraf etmek, zararı azaltmak için saplatılı takıntı davranışları gibi törensel alışkanlıklara bağlanırlar.

Patients on the compulsive end of the spectrum tend to have an exaggerated sense of threat from the outside world and engage in rituals/routines, such as obsessivecompulsive behaviors, to neutralize the threat or reduce the harm.

 

Yelpazenin tepkisel ucundaki hastalar, saldırganlık, aşırı kumar veya kendi kendine zarar verme gibi davranışlarla ilişkili zararı hafife alma eğilimindedir.  Gelinen bu son nokta, genellikle bu tür davranışların olumsuz sonuçlarının dikkate alınmaması ile karakterize edilen tepkisel eylemi belirtir.

Patients on the impulsive end of the spectrum tend to underestimate the harm that is associated with behaviors such as aggression, excessive gambling, or selfinjury. This end point designates impulsive action generally characterized by a lack of consideration of the negative results of such behavior and is exemplified by borderline and antisocial personality disorders.

 

Bazı tepkisel hastalar, tepkisel davranışla ilişkili zararı tanır ve değerlendirir, ancak yine de, davranışa tepki olarak yaşadıkları heyecanın veya uyarılmanın olumsuz sonuçlardan daha ağır bastığını fark ettikleri için bu davranışı yaparlar.

 Some impulsive patients do recognize and assess the harm associated with the impulsive behavior but nonetheless engage in it because they find that the thrill or arousal they experience in response to the behavior outweighs the negative consequences.

 

Bu nedenle, genel olarak, takıntısallık, kaygı veya rahatsızlığı hafifletme girişimiyle yönlendirilse de, tepkisellik zevk, uyarılma veya tatmin elde etme arzusu tarafından yönlendirilebilir. Her iki davranış türü de, tekrarlayan davranışları engelleme veya geciktirme konusundaki yetersizliği paylaşır.

So, in general, while compulsivity may be driven by an attempt to alleviate anxiety or discomfort, impulsivity may be driven by the desire to obtain pleasure, arousal, or gratification. Both types of behaviors share the inability to inhibit or delay repetitive behaviors.

 

Katkıda Bulunan Etkenler

Contributing factors

Tepkisellik ve takıntısallığa katkıda bulunan  genler, cinsiyet, çevre, psikiyatrik bozukluklar ve madde bağımlılığı gibi birçok faktör vardır.

There are many contributing factors to impulsivity and compulsivity, such as genes, gender, environment, psychiatric disorders, and substance abuse.

 

Artan frontal lob aktivitesi, OKB gibi takıntısal bozuklukları karakterize edebilir.  Aksine, azalmış frontal lob aktivitesi, patolojik kumar oynama ve sınırda kişilik bozukluğu gibi dürtüsel bozuklukları karakterize edebilir.

Increased frontal lobe activity may characterize the compulsive disorders, such as OCD. In contrast, decreased frontal lobe activity may characterize the impulsive disorders, such as pathological gambling and borderline personality disorder.

 

REFERENCES:

[1] Heather A. Berlin, PhD, MPH , Eric; Hollander, MD; “Understanding the Differences Between Impulsivity and Compulsivity”; July 2, 2008; Psychiatric Times, Psychiatric Times Vol 25 No 8

 

 

 


Tuesday, May 04, 2021

Tepkisellik Üzerine

 

Tepkisellik Üzerine

On Impulsivity


 

Tepkisellik ‘kötü tasarlanmış, olgunlaşmadan ifade edilmiş, aşırı derecede riskli ve ilgili duruma uygun olmayan genellikle de istenmeyen sonuçlarla biten geniş bir eylem çeşitliliğidir [1].

 

Impulsivity is «a wide range of actions that are poorly conceived, prematurely expressed, unduly risky, or inappropriate to the situations and that often result in undesirable outcomes».

 

Psikopatolojide dürtüsellik üç farklı şekilde tanımlanır [1] :

A) Düşünmeden ve bilinçli yargılamadan hızlı tepki verme,

B) yeterince düşünmeden hareket etmek ve

C) benzer bilgi ve beceriye sahip diğerlerine kıyasla daha az düşünerek hareket etme eğilimi (23).

 

In psychopathology, impulsivity is defined in three dif­ferent ways:

A) Fast reaction without thinking and con­scious judgment,

B) acting without enough thinking, and

C) a tendency to act with less thinking compared to the others who have similar levels of knowledge and abil­ity (23).

 

Tepkisel davranan kişinin hareketlerini arttığı, dikkatinin azaldığı ve planlama yapmadan davrandığı gözlenir [1] .  Tepkisel kişi olgun olmayan, tehlikeli, düşünmeden ve duruma uygun olmayan şekilde hareket eder.  Bunun sonuçları da genellikle çeşitli ölçülerde olumsuz olur.  Dikkatin azalması ve planlama yokluğu tepkiselliğin ana unsurlarıdır.

 

It is observed that the person who behaves reactively increases his movements, decreases his  attention and acts without planning [1]. The reactive person behaves in an immature, dangerous, impulsive, and inappropriate way. The consequences of this are often negative to varying degrees.  Decreased attention and lack of planning are the main elements of impulsivity.

 

Tepkisellik şu özelliklerde ortaya çıkar:

1) Davranışın olumsuz sonuçlarına karşı duyarlılığın azalması.

2) Dürtüsel olguyu iyice değerlendirmeden dış etkiye anında ve planlanmamış tepki.  Davranışının kendisini ve başkalarını nasıl etkileyeceğini düşünmeme.

3) Bir davranışın uzun vadeli sonuçlarına bakmama.

 

1) Decreased sensitivity to negative consequences of be­havior.

2) Immediate and unplanned reaction to stimuli before processing the information thoroughly.

3) No regard for long-term consequences of a behavior.


 Tepkisel bireyler kendi davranışlarından duyacakları memnuniyeti erteleyip kendilerini kontrol edemezler.  Farklı sonuçlar arasında seçim yapmaları gerektiğinde en kısa yoldan kazanç elde etmeyi tercih ederler.  Daha büyük fakat uzun zamanda elde edebilecekleri kazançları tercih etmezler.  Eğer bir cezalandırma söz konusu ise, uzun vadede ama daha büyük cezaları tecih ederler, küçük ama hemen söz konusu olacak cezalara...

 Im­pulsive individuals can not delay their satisfaction and control themselves (13).  When faced with various conse­quences, they prefer less worthy immediate rewards to delayed more worthy ones (14).  Ho et al. include punish­ment in their definition of impulsivity, that is preferring smaller short term gains to delayed bigger ones, or pre­ferring bigger delayed punishments to immediate small ones (15).

REFERENCES:

[1] Nour-Mohammad Bakhshani; Impulsivity: A Predisposition Toward Risky Behaviors; Int J High Risk Behav Addict. 2014 June; 3(2):

1.         Moeller FG, Barratt ES, Dougherty DM, Schmitz JM, Swann AC. Psy­chiatric aspects of impulsivity. Am J Psychiatry. 2001;158(11):1783– 93.

11.      Kagan J. Galen’s prophecy: temperament in human nature. New York; 1994.

12.      Evenden JL. Varieties of impulsivity. Psychopharmacol. 1999;146(4):348–61.

13.      Monterosso J, Ainslie G. Beyond discounting: possible ex­perimental models of impulse control. Psychopharmacol. 1999;146(4):339–47.

14.      Ainslie G. Specious reward: a behavioral theory of impulsiveness and impulse control. Psychol Bull. 1975;82(4):463–96.

15.      Ho MY, Al-Zahrani SS, Al-Ruwaitea AS, Bradshaw CM, Szabadi E. 5-hydroxytryptamine and impulse control: prospects for a be­havioural analysis. J Psychopharmacol. 1998;12(1):68–78.

23.      Arce E, Santisteban C. Impulsivity: a review. Psicothema. 2006;18(2):213–20.

24.      Barkley RA. Behavioral inhibition, sustained attention, and exec­utive functions: constructing a unifying theory of ADHD. Psychol Bull. 1997;121(1):65–94.

25.      López-Villalobos JA, Serrano Pintado I, Delgado Sánchez-Mateos J. Trastorno por déficit de atención con hiperactividad: comor­bilidad con trastornos depresivos y de ansiedad. Psicothema. 2004;16(3):402–7.

 

 

[2] Estíbaliz Arce and Carmen Santisteban; Impulsivity: a review; Psicothema 2006. Vol. 18, nº 2, pp. 213-220 ISSN 0214 - 9915 CODEN PSOTEG

 

1.        Ainslie, G. (1975). Specious reward: a behavioral theory of impulsiveness and impulse control. Psychological Bulletin, 82, 463-498.

2.        Ho, M.Y., Al Zahrani, S.S., Al Ruwaitea, A.S., Bradshaw, C.M. and Szabadi, E. (1998). 5-hydroxytryptamine and impulse control: prospects for a behavioural analysis. Journal of Psychopharmachology, 12, 68-78.