Wednesday, May 10, 2006

ARKADA DURMAYI BİLMEK

ARKADA DURMAYI BİLMEK
Ali Riza SARAL

Mesleğine aşık bir Hava Trafik Kontrolu - Ucuş Kontrol (Flight Plan Processing) mühendisiyim. Bu yüzden mesleğimden değil de kendimden, teknik adamlığımdan ya da sade bir vatandaş olarak insanlığımdan bahsetmek biraz zor geliyor.
Yine de sevgili Sefa Beye inanmamak mümkün değil… Eğer pilot ve kabin elemanlarını vitrin sayarsak “Mutfaktakilerin kendilerini tanıtma eksiklikleri ve bu konuyu önemsememeleri ve hak ettikleri yerde olmamaları onların sucudur.” Hava trafik kontrolünün kendi içinde de bu vitrin daha çok kontrolörler ve mutfak arkadaki diplomalı ya da diplomasız mühendisler, uçuç planı asistanları ve diğer kişilerdir.

Vitrin ile mutfak arasinda hangisi önemli şeklinde bir değerlendirme yapmak gerçekten güç ve teknik bir konu. En azindan hava trafik kontrolü açısından… Vitrindekilerin göz önünde olmaları onlara belirgin bir doğal üstünlük sağlıyor. Hiç unutmam, EUROCONTROL Almanya UAC(DFS Upper Air Control Center) ekibinin bir toplantısında Brüksel’den gelmiş bir müdürden söz almaya çalışırken önümde oturan müdürüm vücudu ile hareket ederek toplantıyı idare eden diğer müdürün beni görmesini engellemeye çalışmıştı. Çünkü Avrupa anlayışına göre önemli toplantılarda teknik adamlar arkada durmalı yalnız vitrindeki müdürler konuşmalıydı… Ben yine de konuştum çünkü TC vatandaşı olarak operasyonel iş yaptığım ve katkıda bulunduğum gözükmeliydi orada…

Zamanla bu hassasiyetim değişti biraz… Bence teknik adamın sessiz kalmasına yol açan biraz da onun mesleki tutkusudur, “kendine karşı işlediği bir suç” olsa bile bu. Düşününüz, geçmişi binlerce yıl geriye giden bir akış içinde bir tarihi kalıntının küçük bir parçası olacaksınız. Büyük duvara yerleştirilmiş bir heykel mi olmak istersiniz yoksa o heykelin konduğu duvar içindeki oyuk (niche) mu? Heykeller gelir geçer, duvardaki oyuk ise yaptığı hizmetle kalıcıdır. Bir niche olmak batı kültüründe önemli bir kavramdır. Hatta Amerikalı’ların “birisini bir yere getirerek kendini de yükseltmek” şeklinde bir yaklaşımları vardır…

Sorun teknik adamın yaptığı işin tadını çıkarması ve kendini hizmet sağlıyan kişi olarak algılaması değil yalnız… Sefa Bey’in de belirttiği gibi sorun başka kişilerin, yönetimin bu durumu nasıl algıladığı ve kullandığıdır… Belirli bir konuda iş becerip kendini kanıtlayan bir teknisyene hep o işin yaptırılması durumu ilgiçtir. Ekonomi ve güvenlik açısından aynı kişiye aynı işi yaptırmak uygun olabilir. Fakat bu durum o kişinin gelişme şansını ve motivasyonunu olumsuz yönde etkileyecektir. Teknisyenin bir işi şevkle yapması bu durumda o işin kendisine yakıştırılmasına ve sonuçta kendisinin uzun vadeli kişisel menfaatine aykiri olacaktir.

Bir çok meslekte olduğu gibi havacılık ile ilgili teknik işlerde de yapılan işin mesleki tatmin, ekonomi ve siyaset gibi çeşitli yönleri vardır. Havacılığın dört kuralına benzer şekilde (aviate, navigate, communicate, system – uç, yol bul, iletişim kur, sistem) teknik işlere gömülmüş bir mühendis yalnız karşılaştığı teknik sorunu çözmekle değil, oradan sonra nereye gideceğini hedeflemek, insanlara kendi sorunlarını nasıl nakletmek ve bu kadar zihinsel işin arasında çıldırmadan sağlıklı kalmaya dikkat etmek zorundadır.

Bu durumda, ülkemizdeki uçuş güvenliğinden sorumlu otoritelerin, teknik adamlarin içinde bulundukları kişisel hak sorunlarına biraz daha yakından yaklaşmaları, öncelikle onlara TEK TEK birer KARIYER PLANI hazırlamaları, MOTIVASYON kontrolüne dikkat etmeleri yalnızca aklıselimin gereğidir. Açıklık herkesin menfaatinedir.
İyi hazırlanmış birer kariyer planı, kısa süreli de olsa, o elemanın daha sonra başka bir kuruma geçmesi ya da kendini başka görevlere hazırlaması için imkan sağlayacaktır. Kötü olan belirsizliktir. Belirsizliği bir yönetim tekniği olarak kullanmak yalnızca havacılığa ve ülkemizdeki uçuş güvenliğine zarar verir.

Teknik elemanlar her zaman arkada durmazlar. İşler sarpa sardığında, teknik imkanlar sınırlara doğru zorlandığında yöneticiler bizzat gelip teknik adamların arkasında dururlar.
Askerliğim sırasında bir Amiral gelip, ben Karadeniz Bölge Komutanlığının susmuş telsiz vericilerini tamir ederken omuzumun üstünden bakmıştı... Gönül ister ki yöneticilerimiz işler sarpa sarmadan da aynı şeyi yapma sağ duyusunu ve tedbirliliği göstersinler… Teknik adamlar olarak dileğimiz yöneticilerimizin hep arkamızda olduklarını hissedebilmektir.

Saygılarımla.

Ali R+ SARAL