BAĞIMSIZ MİLLİ HAVACILIK KURUMLARI
Ali Riza SARAL
Hava Trafik Kontrolü ve sivil hava taşımacılığı halen gelişme sürecini yaşayan bir ulaşım sektörünün parçaları... Yurt dışında ve Türkiye'de bu sektörün saydamlık yokluğu ve devlete bağımlılıktan kaynaklanan organizasyon sorunlarını gözlemek kolaylıkla mümkün...
EUROCONTROL Luxemborg Institute of Air Navigation Services’te dost 'düşman' bütün hocalar Türkiye'de Hava Trafik Kontrolörlerinin bağımsız bir kurumda, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu'nda eğitilmesini övüyorlardı. Bu özelliği ile Türk Hava Trafik Kontrolünün Avrupa'da tek olduğunu vurguluyorlardı o tarihte...
Bundan önceki yazımda DHMİ’nin bağımsız bir Türkiye Havacılık Kurumu altında Havacılık, Hava Trafik Kontrolü, Hava Meydanları-Kurulu Tesisler, SHGM gibi bir şemsiye şeklinde örgütlenmesi gerektiğini belirtmiştim. DHMİ alt, üst, yaklaşma ve hava alanı kontrol bölgelerini içeren tecrübesi ile altın madeni kadar kıymetli bir kuruluş… Bağımsız bir DHMİ hava boşluğu ve gelir vergisi şeklinde devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirebilir. DHMİ eğer gelirlerini, giderlerini kontrol etme yeteneğine kavuşursa ihtiyaçları için gereken sayı ve ücrette eleman çalıştırabilir ve bunları yetiştirebilecek yatırımları yapabilir.
Açık söyliyeyim, SMART projesi için üstlenici firmanin sağlaması şart koşulan teknik dökümanların en az 3 T.C. vatandaşınca kısa sürede okunması ve hazmedilmesi gerekmektedir. Bu kişiler yabancılarla çalışma ve çeşitli milliyetlerden insanların gerçeği ne kadar söylediğini hissedebilecek tecrübede olmalıdır. Merak ediyorum, DHMİ bu işi becerecek 3-4 kişiyi bundan en az 2 sene önce Avrupa’daki kardeş kuruluşlarda görevlendirip hazırlamış mıdır? Daha doğrusu yöneticilerimiz bunu hayal edebilecek ekonomik esneklik ve imkana sahip olmuşlar mıdır? DHMİ bu kadar yokluk içinde bırakılmamalıydı.
Karlsruhe Upper Air Traffic Control merkezi başlangıçta tümüyle EUROCONTROL merkezi olarak kurulmuş. 50 Km ötesinde Rhein Fransız kontrol merkezi var. Zaman içinde Karlsruhe merkezinin fonksiyonlarının kaldırılması Rhein ve Maastricht merkezlerinin bu işi üstlenmesi rasyonel bir yaklaşım olabilirdi. Tabii bu durum uçuş ücretlerinin o kuruluşların bulunduğu ülkeler tarafından toplanması gibi bir durumu getirebilirdi. Bu çerçeve içinde, sanırım 1994 gibi, Almanya Hava Trafik Kontrolünü özelleştirdi… Kontrol merkezimizin önündeki Alman bayrağı indirildi ve AB bayrağının yanına Deutsche Flug Sicherung şirketinin bayrağı çekildi. (1997 sonunda EUROCONTROL STK tamamen kapatılıyor, bayraklara ne olacak bilemem)…
DHMİ’nin bağımsız bir kuruluşa dönüştürülmesi onun tüm Doğu Anadolu ve komşularından katkılarla, Suriye, Azerbeycan, Ermenistan, Gürcistan, Irak, İran vb bazı bölgelerin Üst Kontrolünü yüklenmesini sağlayabilir. DHMİ EUROCONTROL’de olmayan ve uzmanlarca gıpta ile anılan, Hava Trafik Kontrolünün her alanını kapsayan bir operasyonel tecrübe ve bilgi birikimine sahiptir. Alan kontrolü, yaklaşma kontrolü, alt ve üst kontrolleri yapmış bir Hava Trafik Kontrolörünü yetiştirebilecek imkana sahip bir kurum niye bunu başaramasın? Özelleştirme ve bağımsız olmayı Almanlar gibi ustaca, kendi ülkemizin avantajına çevirebiliriz.
1992’den bu yana DHMİ’nin çalışmalarını raporlar, ziyaretler vb. ile uzaktan izliyorum…
Her havacılık kuruluşu gibi diş ve tırnaklarıyla havada kalmaya çalışıyorlar. Fedakarlık had safhada… Eldeki yetişmiş mühendis sayısı ve bunları elde tutma imkanının çok sınırlı olduğu aşikar… Sanırım bu nedenle işlerini “turn key” anahtar teslimi şeklinde yaptırmayı seçtikleri durumlar oluyor… Operasyon sorumluluğunu yüklenip sınırlı ve belki acil müdaheleleri yapıyorlar.
Anahtar teslimi’nin getirdiği en önemli risk teslimatta ne olacağı… Çalışacak mı çalışmayacak mı? Yapılan işin niteliği önemli. Teslim edilen bir uçaksa zaten seri üretilen ve off-the-shelf bir ürün. Sorun olmaz. Fakat eğer ürün bir Hava Trafik Kontrolü sistemi ise risk artar. Çünkü uçakların uçuş sertifikasyonu sürecine ilişkin standartların Hava Trafik Kontrolündeki eş değerleri çok yeni ve uygulamalar tartışmalı… DHMİ’nin bu riski azaltmak için geliştirdiği güzel yöntemler var. Gecikme cezası, garanti süresi, garanti dışı sürede bakım maliyetlerinin regule edilmesi gibi…
Bazı konuları ele alacak olursak: Teslimat planlaması önemli. Büyük bir sistemin bir günde teslimi mümkün değil. Teslimatın her aşaması, gün gün planlanmalı, sorun çıkarsa ne yapılacağı belirlenmiş olmalı. Ödemeler (ana para ve ön primler) bu aşamalarla bire bir ilişkilendirilmeli. ..
A complex system that works is invariably found to have evolved from a simple system that worked… A complex system designed from scratch never works and can not be patched up to make it work. You have to start over , beginning with a working simple system.
(Çalışan bir karışık sistem mutlaka çalışmış olan basit bir sistemden geliştirilmiştir. Sıfırdan tasarlanmış bir karışık sistem hiçbir zaman çalışmaz, yamalayarak ta çalıştırılamaz. Yeni baştan basit bir sistemle başlamanız gerekir.)
Complexity, Object Oriented Design with Applications Grady BOOCH sayfa 11
BOOCH’un tavsiyesini aklımızda tutarak karışık ve büyük bir sisteme bakarsak önce proje kısımlara bölünmeli. Bir minimum sistem çalıştırılmalı daha sonra buna kısım eklemeleri yapılarak ilerlenmeli. DHMİ’nin operasyonel tarafta yoğunlaşmak istemesi çok normal ve uluslararası bir eğilim… Fakat DHMİ yukarıda bahsettiğim bölünmeleri gerektirecek / planlayacak / kontrol edecek teknik personele sahip olmalı ve ödemeleri bu alt süreçlere bağlamalıdır. Bu da DENETİM konusunu gündeme getiriyor.
Kıymetli Ali KIDIK’in “DOHA, TAV'ın oldu...” haberinden: “Toplam 5 milyar Dolar maliyeti olan proje, 34 adet ihale paketinden oluşuyor. Projenin en büyük bölümünü oluşturan terminal binasının yapımını ise kazandığı ihale ile TAISEI-TAV Ortaklığı üstleniyor. İşin proje kontrolünü ise ABD’li Bechtel firması üstlendi”.
Proje kontrolü DHMİ’nin de değerlendirmesi gereken bir yaklaşım olabilir… Yerli yabancı bir çok kuruluş ISO9000, CMM, DO178B, ARINC, MIL498, ISO12207, IEEEStd1074
gibi standartları uyguladıklarını iddia ediyorlar. Bunun doğru olup olmadığını değerlendirmek DHMİ’nin dışında bir uzmanlık alanı. Denetim projenin gerçekliğini, gerçekleştirilebilirliğini, üstlenicinin yeterliliğini, gerçekleştirme sürecinin kontrolünü, kabul testlerini, sistem performansı ve verimlilik değerlendirmelerini içermeli. Yalnız üstlenici değil açılan ihalenin kalitesi ve ihaleyi açan kuruluşun sürece katkısı da denetlenmelidir.
Türkiye, TUBITAK ve ASELSAN gibi bağımsız milli kuruluşlarından biri bünyesinde teknik konularda hakemlik yapabilecek bir enstitü kurmalıdır. Böyle bir enstitü olmadan, DHMİ sözleşmelerine ne hükmü koyarsa koysun mahkeme kanalı ile bile sonuç almakta zorlanır. Türkiye’de Hava Trafik Kontrolü yazılımından anlıyan kaç tane bilirkişi üniversite öğretim üyesi vardır? DHMİ’nin yalnız başına güçlü olması yetmemektedir, çevresinde havacılıktan anlayan ortak bir sevda içinde olan bağımsız, milli kuruluşlara ihtiyacı vardır.
Ali R+ SARAL
Not: Haftaya RELAXED ATTENTION – Rahatlıyarak Dikkat Toplamak