İTÜ’den Hocam Sn. Nadir YÜCEL’e.
MÜHENDİSÇE KORKMAK (**)
Ali Riza SARAL
1999 – 2004 yılları arasında Yeditepe Üniversitesinde çeşitli dersler verdim. Zaman zaman, bazı öğrencilerimin değil öğretmenlerinden, babaları dışında Allah’tan bile korkmadıklarını fark ettim. Oysa bizim kuşağımız, bu büyülü var oluş dünyası içinde çevremizdeki herşeyi biraz korkarak biraz saygı ile Allahın, yaratıcının ya da herşeyde bir olan bir varlığın yansıması olarak görür. Birisi bizi çağırdığında, birbirimize belki bunun için “Efendim” diye hitab ederiz.
1992’de EUROCONTROL Karlsruhe Upper Air Control’de çalışmaya başladığımda öğretmen kökenli İngiliz mühendis Christopher WARREN’ın bana öncelikle öğrettiği şeylerden biri “KORKMAK”tı. Sistemin bir LARGE SYSTEM ve COMPLEX SYSTEM olduğunu anlatmış ve göstermiş, SIDE EFFECT(yan tesir)’lerin güvenliği oluşturan LAYER(seviye)lar arasındaki ilişkiler nedeni ile başedilmesi çok zor durumda olduğunu anlatmıştı. Sistem durunca havada tur atan uçaklarda kalan insanların durumunu ve bir kaza olursa kendimi nasıl hissedeceğimi düşünmem gerektiğini söylemişti.
Resmi açıdan, EUROCONTROL’de deneme dönemi biten her yeni eleman “Havadaki insanın güvenliğini herşeyin üzerinde tutacağına” yemin eder. Daha ileriki bir dönemde, 3.5 yıl oda arkadaşım olan 62 yaşındaki Peter SARGENT staff representative olarak “eğer KÖTÜ NİYETle bir şey yaparsam elimde avucumda ne varsa, evime, EUROCONTROL’den aldığım paraya” mahkeme kanalı ile el konulacağını söylemişti. Bu anlayış Baku’de, 5-7 Nisan, 2006 tarihinde yapılan “Implementing a 'just Culture' Doesn’t Happen Overnight” seminerinde bahsedilen ‘adil kültür’ ( http://www.asd-network.com/press_detail_B.asp?ID=7517 ) EUROCONTROL anlayışı. İsteğiniz dışında bir hata yapmışsanız idari olarak sorun yok.
Büyük sistemlerde çalışmanın bir çok güçlüğü var. Büyük ve üstelik karışık sistemler ülkemizde ve dünyada kamuoyu tarafından yeni yeni farkına varılan ve az sayıda halka açık araştırma yapılmış bir konu. Son 10 yıla kadar, bu sorunun mühendisler arasında bile tanımlanmamış ve hala üniversite müfredatına girmemiş olması göz önüne alındığında idari kadroların konuya hakim olmaması tesadüf değil. Talihsiz olan ise yatırım yapan kişilerin bazen yetersiz sermaye ile bazen de aşırı para koyarak bu işi başarabileceklerini sanmaları...
Büyük sistemlerde bir sorun, test sistemidir. WARREN’in öncelikli derslerinden biri de test sistemini kullanmayı bana becertmesiydi. Test sistemi gerçek sistemin aynısıydı. Sector sayısı ikiydi. Test yapan kişinin yaptığı test dışında herşeyi yalnız başına çalıştırması gerekiyordu. Bu arada test ve operasyonel sistemler yan yana konumlu ve bazi cihaz grupları ortaktı… Test yapan kişiler operasyonel sistemi syrek olarak yanlışlıkla durdurabiliyordu… İyi tasarlanmış bir test sistemi proje başarısını belirler.
Test sistemi büyük sisteme eş özellikte olduğundan çok pahalıdır. Bir büyük sistemde test yapmak çok pahalıdır ve ömrünüz test zamanı beklemekle geçer… Bu durumda 1 hafta beklersiniz ve bazen tek bir harfi yanlış yazdığınız için testi tekrarlamak zorunda kalırsınız. Bir süre sonra TEDBİR KORKUSUNUN yanında HATA YAPMAK KORKUSU başlar.
Literatürde (Decision Making Under Stress) BASKI ALTINDA KARAR VERME adlı bir konu geçer. Pilot kabininde karar verilmesi ile de ilgili. Biz mühendisler, teknik elemanlar, aynen pilotlar gibi zor durumlarda doğru karar verebilmek için yalnız düşünsel yeteneklerimizi değil kendi duygu yapımızı da kullanırız (Maalesef pilotlar kadar bilinçli ve ustaca değil).
İnsan zekası belirli bir konuyu algılayabilmek, anlıyabilmek ve fikir yürütmek için priming(hazırlama) ihtiyacını duyar. Konuya bir giriş yapılması vb. gerekir. Bu aslında, konuya ilişkin uzun dönem belleğimizdeki bilgilerin canlanması, hatta bazılarının anlık belleğimize nakledilmesini sağlar. Tıpkı, unuttuğumuz bir şeyi hatırlamak için ona ilişkin, ona yakın şeyleri aklımıza getirmemiz gibi…
Problem çözmek hatırlamadan farklı bir yetenek te gerektirir… İlişki kurmak… Nesneler arasındaki ilişkiler SEMANTIK BELLEK türünde gizlidir. Örneğin Ahmet Bey, bir insandir, bir erkektir, bir memelidir, bir canlıdır, bir varlıktır(materyalist boyutta). Şimdi önemli olan soru; “Problemimizi çözmek için Ahmet Bey’i hangi seviyede ele almamız gerekir?” Beynimizin hangi seviyeye ulaşacağını belirleyen iki etken var. Problemin gerekleri ve beynimizin düşünme derinliğini ayarlama, o derinliğe erişebilme yeteneği…
Beynimizin düşündüğü konu alanı genişliğini ayarlayan şeylerden biri DİKKAT. Geçen haftaki yazımda RAHAT DİKKAT konusunu ele almıştım. Robert McKIM “Bir görevi gerçekleştirmek için seçilen rahatlık ve dikkat arasındaki denge bu göreve uygunsa rahat dikkat oluşur” der. Ve bunu OPTIMAL TONUS olarak adlandırır.
Beynimizin düşünme derinliğini ayarlayan şeylerden biri ise duygusal durum (emotional posture). İnsan zor durumlarda hayatını idame ettirmek için yaratılmış. Buna bağlı olarak belirli duygular beynimizin düşünme derinliği, ilişki kurma yeteneği gibi zihinsel faaliyetlerini etkiliyor. Kara trafiğinde tehlike atlatan bir insanın durup indikten sonra bunu nasıl başardığına şaşırması sık görülen bir şey. Çünkü beyni o anda normalin üstünde yeteneklere sahip.
Mühendisçe korkmak, insan beyninin olağanüstü yeteneklerinin farkında olmayı ve en kritik durumda, proje sonunda ekibin tümünün bunları kullanmasını gerektirir. Büyük sistemlerde çalışan mühendisler, zaman zaman, korkunun ve aşırı baskı altında çalışmanın getirdiği verimlilik artışını kendi bireysel amaçları için kullanma eğilimine kapılabilirler. Bu duruma karşı, kritik projelerde (hava trafik kontrolorleri gibi) teknik adamlar da aylık psikolojik kontrol altında tutulmalıdır. Böylece mühendislerin proje sonuna doğru burnout olma ya da hakkı yenme, kiskanclik vb gerçek olması gerekmeyen duygular nedeni ile isi yarım bırakıp gitme durumları azaltılabilir. Motivasyon-teşvik zamanlaması sabit olarak proje sonunda değil proje sürecinde yapılacak psikolojik ölçümlere göre dinamik olarak yapılmalıdır.
Su içerseniz daha çok içmek istersiniz. Hızlı yürürseniz koşmak istersiniz, başarılı olursanız daha büyük işler başarmak istersiniz. Çünkü bunların hepsi hayatın bir parçasıdır. Çünkü hayat doğurgandır. Eğer korkuyu bir üretim-motivasyon aracı olarak kullanırsanız, onu daha da fazla kullanmak eğilimine girersiniz…
“Durmayı bilmek bir erdem” (*). Çok başarılı bir artistken, bir politikacıyken durmayı bilmek nasıl büyük bir erdemse… Korku duygusunu kullanan mühendis durmayı becerebilmelidir. Bunun yolu Doktor’larla aynı... İki defa test etmek yeterli, üçüncü defa test etmeye başlamışsanız o anki işi bırakıp önce kendinizi bir uzmana test ettirmelisiniz…
İradesi dışında ama yeri geldiğinde hiçbir şey düşünememek mühendislerin zaman zaman yokluğunu çektikleri kıymetli bir yetenektir...
Ali R+ SARAL
(*) Saadet IKESUS, Türkiye’nin ilk opera sanatçılarından, ‘Hocaların hocası’ diye anılır.
(**) Faydalı bazı kaynaklar:
1- Gelişim Psikolojisi, Çocuk ve Ergen Gelişimi Banu Yazgan İNANÇ, et all, NOBEL
2- İnsan ve Davranışı, Psiklojinin Temel Kavramları, Doğan CÜCELOĞLU, REMZİ
3- Introduction to Psychology, Rod PLOTNIK, THOMSON
4- Cognitie Psychology, Michael W. Eysenck, PSYCHOLOGY PRESS
5- User Interface Design, Ray E. EBERTS, PRENTICE HALL