Monday, December 10, 2007

BİLGİSAYARLAR HİSSEDER Mİ?

Bilgisayar hisseder mi? Bilgisayarın duyguları var mı? Bilgisayar sevinç, sevgi, kızgınlık, korku, mutluluk, suçluluk, üzüntü, utanış, umut ve diğer bir çok duyguyu duyar mı? Bilgisayarın duyguları davranışları üzerinde ‘hoş veya rahatsız edici, yumuşak veya yoğun, geçici veya uzun süreli, ve araya girici veya genişletici’ [1] etkiler yapar mı? Bilgisayarlar ‘duyguları yaşarlar mı?’ Çevrelerindeki korkutucu, sevindirici, üzücü şeylere tepki gösterirler mi?

Schachter “bir duygusal hal bir fizyolojik uyanış hali ve bu uyanış haline uygun bir muhakemenin her ikisinin birden fonksiyonu olarak değerlendirilebilir. Muhakeme, bir bakıma bir yönlendiriş işlevi görür. Geçmiş tecrübeler ışığında yorumlanan şu andaki durumdan doğan muhakemeler kişinin duyguları anladığı ve ad bulup etiketlediği çerçeveyi sağlar. Fizyolojik uyanış halinin “hiddet”,”sevinç”, “korku” veya başka bir şey şeklinde etiketleneceğine karar veren muhakemedir. [4] ” “an emotional state may be considered a function of a state of physiological arousal and of a cognition appropriate to this state of arousal. The cognition, in a sense, exerts a steering function. Cognitions arising from the immediate situation as interpreted by past experience provide the framework within which one understands and labels his feelings. It is the cognition which determines whether the state of physiological arousal will be labelled as “anger”, “joy”, “fear”, or whatever. ”
İÖ II. yy.’dan bu yana tarihte duygu için bir çok tanım yapılmış. Descartes, Hume[3] , James, Cannon, Dewey[2], Freud, ve diğerleri.

Bilgisayarların bir iç dünyaları var mı? Çabuk bir cevap vermek çok zor… Belki soruyu bir parça değiştirsek… İnsan dışında herhangi bir varlık duygulara sahip mi? Belki daha iyisi: Hayvanlar hisseder mi? Darwin “çeşitli duygu ve hislerin etkisi altında, insan ve daha aşağı hayvanlar tarafından farkında olmadan irade dışı kullanılan ifade ve mimiklerin çoğu [5]” ‘ndan bahseder. ( “most of the expressions and gestures involuntarily used by man and lower animals, under the influence of various emotions and sensations.” )

Hayvanların hiç biri “Üzgünüm!” diyemez. Yine de, bir kedi bir bahçede oturan kişiye yaklaşıp, kafasını yere doğru eğer ve bir şey yer gibi yapar. Dikkatli bir gözlemci hayvanın yemek istediğini anlar. Hayvanlar ihtiyaçları için iletişim kurabilirler. Sorun, onların verebildiği mesajları anlayamamız. Ne hayvanları ne de bilgisayarları biz insanlarla aynı duygu dağarcığını kullanmadıkları için yargılamamalıyız, kendi duygularını dışa vuramadıkları, bize ifade edemedikleri için…

Bu durum ‘Bilgisayarlar hissetmez’ iddiasına yeterli geçerlilik sağlar mı? Burada etik açıdan yanlış bir şey var mı? Bilgisayarlarla ilişkilerimizdeki bu sessiz fikri-kabul yüzünden hiç kaybımız oluyor mu? Üniversitelerdeki İnsan Bilgisayar Etkileşim dersleri yeterince techizatlı mı ya da yeterince teknik bulunmadıkları için aşağı mı görülüyor? Neden o kadar çok mühendis ve büyük sistem operatörü uzun süreli yüksek konsantrasyon gerektiren işler yüzünden acı çekiyor, bilgisayarları önünde?

Gerçekten, bilgisayarın bir yüzü yoktur. Bir memeli hayvan ya da insanınki gibi bir yüz… Gözleri, kulakları, derisi, bir başı, vücudu yoktur… Bir dakika… Bilgisayarların göremediği, işitemediği ve değemediğinden emin misiniz? Peki, tarayıcı, mikrofon, klavye ne oluyor? Bilgisayarlar insan duyularının sağladığına benzer etkileşim işlevlerine sahiptir.

‘Bilgisayarlar hisseder mi? ’sorununun hayati noktası şu: Hissetmeden düşünmek mümkün mü? Duygular olmadan muhakeme var olabilir mi? Hissetmeden matematik hakkında bile düşünebilir misiniz? Bir problem çözerken hiçbir şey hissetmediğinizi kabul etsek bile, fazla zihinsel enerjinizi bir şekilde boşaltmak zorundasınız bir şekilde… Başarı durumunuza göre gurur ya da aşağılık duygusu duyabilirsiniz.

Her şeyi sonua kadar kontrol edebilecek mesleki güce sahip olsanız bile, yazılım mühendisliği ya da hava trafik kontrolü gibi bir muhakeme işinde çalışırken çeşitli duygular duymak zorundasınız. Basit eşleştirişten kaynaklanan zevk duygusundan kaçınmanız mümkün değil[6]. Aksi takdirde, düşünmek fiilinin doğal yapısına karşı çalışıyor olabilirsiniz ve kendi akıl sağlığınıza zarar verebilirsiniz. Gerçekten Winkielman [8] “hissel yanıtların bilgi işleyişin kendi dinamiklerinden de kaynaklanabilir” “affective responses may also result from the dynamics of information processing itself.” [7] der. Yüksek akıcılık olumlu hissel tepki yaratır.[9]” der.

Duygularımız düşünüş sürecinin iç mekaniklerini etkiler. Bir bağlamdan diğerine geçiş, konu değiştiriş hızı, konsentrasyon miktarı, farklı soyutlayış seviyeleri arasında düşünüş derinliği değiştiriş, bir problemi çözmek için tutkuya (obsesyon) kapılmak, düşünüş hızı düşünürken içinde bulunduğumuz duygusal durumdan güçlü şekilde etkilenirler… “Endokrin sisteminin çeşitli salgı bezleri beyin içinde belirli yerlere etki eden hormonları kan dolaşımına salgılar, duygu ile ilgili olanlar dahil” “The various glands of the endocrine system release hormones into the bloodstream that have effects on specific sites in the brain, including those involved in emotion” der Cornelius [5] . Beynimizde farklı düşünüş hızı türleri vardır. Emniyet ile ilgili (acil durum içermeyen) işler yaparken beyinlerimiz yavaş türde çalışır, duygusal bir şey yaparken ya da hayal kurarken ise düşüncelerimiz uçmaya başlar… Düşünüş hızı çok işlemcili beynimizde bir işlemciden ötekine geçişimizi sağlar. Duygular ve doğru ruh haletini(mood) seçmek ‘düşünmek’ fiilini gerçekleştirmek için doğru işlemci bileşkesini seçişimize yardımcı olur.

Freud “düşünceler cathexlerdir- bellek izleridir basitçe- nihai ilan ediliş şekilleri hisler olarak algılanan duygular ve hisler boşaltış süreçlerine eşdeğerdir.” ” “ideas are cathexes-basically of memory traces- whilst affects and emotions correspond to processes of discharge, the final manifestations of which are percieved as feelings.” [11] der. Hinde “Araya giren bir değişken midir yoksa varsayımsal bir yapı mıdır?” “Is it an intervening variable or a hypothetical construct?” [12] ve “Duygu ve muhakemenin yakınca bağlandığı zincirler ve çevrimler cinsinden tanımlanabilir en iyisi, duygu.” der. “emotion is best defined in terms of chains or loops with emotion and cognition closely linked. “ [12] İnanıyorum ki, “Bilgisayarlar hisseder mi?” sorusu hakkında bir sonuca varmak için LINUX işletim sistemi kitaplarına bakmalıyız…

“Bir kesiş (interrupt) [13] genellikle işlemci tarafından çalıştırılan komutların akışını değiştiren bir olay olarak tanımlanır. Bu tür olaylar CPU yongası içindeki ve dışındaki donanım devreleri tarafından üretilen elektriksel işaretlere denk düşer.” “kesiş işaretleri işlemci yazılımını normal kontrol akışının dışına doğru yön değiştirtmek için bir yöntem sağlar. Bir kesiş işareti geldiğinde, CPU yapmakta olduğu işi durdurmak ve yeni bir faaliyete geçmek zorundadır.”
“An interrupt [13] is usually defined as an event that alters the sequence of instructions executed by a processor. Such events correspond to electrical signals generated by hardware circuits both inside and outside of the CPU chip.” “interrupt signals provide a way to divert the processor to code outside the normal flow of control. When an interrupt signal arrives, the CPU must stop what it's currently doing and switch to a new activity;”

Eğer Dewey’in duygu tanımına bir benzetiş yaparsak ve klavyeye bir dokunuş örneğini ele alırsak; (1) “duygu”nun ismi klavye kesişi (keyboard interrupt) (2) bir amaca yönelik davranış, işletim sisteminin kesiş muamelesi programı (interrupt handler program) (3) duygusal özelliğe sahip nesne (an object that has an emotional quality) klavyeye değen kişi, kullanıcıdır… Dewey’in “sakin ve şiddetli duygu” tanımları kesiş sisteminin yazılım ve donanım kesişlerine denk düşer… İnsan duygu sistemi ve bilgisayar kesiş sisteminin arasındaki benzerlik muhakemenin kendi doğasından kaynaklanır. Muhakeme, yaşayan madde ile bir çeşit etkileşim içine girmeden var olamaz.

Bilgisayarların kesiş altsistemi insan fizyolojisine benzer: “Hipocampus ve amygdala’nın her ikisi de duyu organlarından ve visceradan gelen girişlerle karmaşık şekilde birbirlerine bağlıdır. … Onlar, belki de lymbic sistemin başka organları da, visceranın çeşitli organlarından gelen bilgi ile duyusal bilgileri birleştirirler, ANS ve sinir sisteminin diğer kısımlarının duygu ifadesi “çıkışını” kontrol etmek için ANS’ten gelen geribesleyişte olduğu gibi…(LeDoux, 1986 Neurobiology of Emotion). [14]”
“Both the hippocampus and amygdala are complexly interconnected with inputs from both the sensory organs and the viscera. … They, and perhaps other structures of the lymbic system, appear to integrate sensory information with information from the various organs of the viscera as well as feedback from the ANS to control the “output” of emotional expression in the ANS and other parts of the nervous system (LeDoux, 1986 Neurobiology of Emotion). [14]”

Etkileşimin doğası “duyu organlarından gelen girişleri [14]” işleyen bir mekanizmanın varlığını gerektirir. Klavyeye değdiğinizde veya fareyi tıklattığınızda, bir CD’yi sürücüsüne yerleştirdiğinizde vb. bu “duyu işaretini” taşıyan donanım bağlantıları, Kesiş Ricası Hatları (interrupt request lines)
sezgisel olarak çalışır ve amygdala’ya eş değer olan kesiş kontrolörünü (interrupt controller) tetikler…
Kesiş kontrolörü işletim sistemini tetikler, duyuların duyguları tetiklediğine çok benzer şekilde. Normal muhakeme işlemi duraklar ve işletim sistemi ilgili kesiş hizmet servisini çalıştırır, Weyle’nin “duygu” “feel” ‘suna eşdeğer bir adı olan… Kesiş hizmet servisi görevini örn. diske yazmak, şeklinde yerine getirdikten sonra başarı durumu ile ilgili bilgiyi geri döndürür… Bu arada, bilgisayarın diske yazarken bir miktar titreyiş ve gürültü ile yapışı insanın “uyarılış” hali ile benzer bir durum arz eder.

Ezop’a göre “tilki erişemediği üzüme ekşi der”. Sartre “ bilinç tarafından yönlendirilen vücut, duygu aracılığı ile dünya ile ilişkilerini değiştirir, dünya özelliklerini değiştirsin diye… [15]” der. (“in emotion it is the body which, directed by consciousness, changes its relations with the world in order that the world may change its qualities. ”) Bilgisayar sağlıklı bir şekilde işleyemeyeceği bir durumla karşılaştığında, 0 ile bölüş gibi, bir bölüş istisnası ilan eder ve program çalışışını ilgili kesiş işleyicisine gönderir, anormal bir şekilde durmak yerine…

Başlangıçtaki sorumuz “Bilgisayarlar hisseder mi?” idi. Cevabım ‘Hayır!’, çünkü onlar duygularını insanlar ile aynı “duygu” tipleri şeklinde, hiddet, korku gibi dışa vuramazlar. Öte yandan, bilgisayarlar yazılım ve donanımlarında gömülü bir kesiş ve istisna sistemine sahiptirler, insanın duygusal sistemine eşdeğer olan…

Cevabım ‘Hayır!’, öyle ise neden bu makaleyi bu kadar büyük bir şevkle yazdım? Çünkü, “Bilgisayarlar hisseder mi?” sorusu yanlış… O kadar kötü olmayan bir soru “Bilgisayarlar neden bizim gibi hissetmiyor?” olabilirdi. Sonunda, bilgisayarları yapan biz değil miyiz, uzak geçmişten bize miras kalan b ilgi ve sağduyu ile… İşletim sistemlerini yaratmak için yıllarca insan emeği sarf edildi ama onun kullanıcı üzerindeki etkileri üzerinde pek o kadar değil…

Hava Trafik Kontrolü gibi büyük ve karışık sistemler mühendis ve kontrolörlerin uzun süre yüksek konsantrasyon ile çalışmalarını gerektirir. “Bilgisayarların hissedebilmelerini dilerdim,” onlarla çalışan kullanıcıları duygularını kaybetmesin diye…


Ali Rıza SARAL

Not : Bu yazının daha geniş bir halini İngilizce olarak aşağıda bulabilirsiniz:
http://largesystems-atc.blogspot.com/2007/12/do-computers-feel.html

KAYNAKLAR:
[1] Strongman, The Psychology of Emotion, syf. 1.
[2] Calhoun, Solomon, What is an Emotion, syf.152, Dewey, The Theory of Emotion.
[3] Calhoun, Solomon, What is an Emotion, syf.97, Hume, A Treatise of Human Nature.
[4] Calhoun, Solomon, What is an Emotion, syf.174, Schachter and Singer, Cognitive, Social, and Physiological Determinans of Emotional State.
[5] Cornelius, ‘The Science of Emotion’, syf. 23.
[6] Brian Bayly, The Brain’s Internal Reward from Matching, syf. 1.
[7] Pronin, Wegner, Manic Thinking, Independent Effects of Thought Speed and Thought Content on Mood.
[8] Winkielman et al., The Hedonic Marking of Processing Fluency: Implications for Evaluative Judgment, syf. 191.
[9] Winkielman et al., Affect and Processing Dynamics, Emotional Cognition, from Brain to Behaviour, syf. 120.
[10] Cornelius, ‘The Science of Emotion’, syf. 224.
[11] Calhoun, Solomon, What is an Emotion, syf. 192, Freud, The Unconscious.
[12] Strongman, The Psychology of Emotion, syf. 3.
[13] Daniel P. Bovet, Marco Cesati, Understanding the Linux Kernel, Interrupts and Exceptions, syf. 96.
[14] Cornelius, ‘The Science of Emotion’, syf. 226.
[15] Calhoun, Solomon, What is an Emotion, syf.247, Sartre, The Emotions: A Sketch of a Theory.