KENDİ OLMAK
Ali
R+ SARAL & ChatGPT
"Kendini
bil" ifadesi Antik Yunan döneminde yaşamış olan Sokrat'a (M.Ö. 469-399)
atfedilir. Ancak Sokrat'ın kendisi tarafından yazılı eserler bırakmamıştır,
dolayısıyla onun felsefi görüşlerini doğrudan öğrenmek yerine, öğrencisi
Platon'un yazdığı eserler ve diğer antik yazarların anlatımları üzerinden
öğrenilir.
Maalesef,
"Kendini bil" ifadesine doğrudan atfedilebilecek bir Platon alıntısı
bulunmamaktadır. Bu ifade genellikle Sokrat'ın öğretileri ve Platon'un yazıları
aracılığıyla aktarılmış bir felsefi prensiptir. Sokrat'ın düşünceleri
çoğunlukla Platon'un yazılarına yansımıştır ve Platon, Sokrat'ın öğretilerini
öğrencisi olarak en yakından kaydetmiştir.
Sokrat'ın "Kendini bil" ifadesi,
insanın kendi bilincini ve cehaletini fark etmesi, sorgulaması ve gerçek
bilgiye ulaşmaya çalışması gerektiği fikrini yansıtmaktadır. "Kendini bil" ifadesinin Sokrat'ın
felsefi anlayışıyla sınırlı kalmadığını ve daha geniş bir anlam taşıdığını
belirtmek önemlidir. Sokrat'ın "Kendini bil" sözü sadece bireyin
kendi içsel dünyasını anlaması ve sorgulamasıyla sınırlı kalmaz, aynı zamanda
insanın evrenle, toplumla ve doğayla olan ilişkisini de içerir.
Sokrat'ın bu
ifadesi, insanın kendi doğası, yerine getirdiği rol ve evrende sahip olduğu yer
hakkında düşünmesini teşvik eder. Bu bağlamda, insanın kendini ve çevresini
anlamasıyla, daha büyük bir bütünün parçası olduğunu ve bu bütünle uyum içinde
yaşaması gerektiğini ifade eder.
Öyle ise,
kendi olmak kişinin yalnızca kendi kişisel menfaatlerinden oluşan bir hacim
içinde var olmaktan öte karşısındaki insanlar, canlılar, doğa ve dünya ile
etkileşmesini, ve yeri geldiğinde kendi o ana ait bencil menfaatlerinden
vazgeçebilmesi, tavizler verebilmesi, al ver ilişkilerine girebilmesi gerekir.
Bireyin
kendi olması sadece kendi kişisel menfaatleri etrafında dönmekten ziyade,
çevresiyle etkileşim içinde olduğu bir dengeyi ifade eder. Bu denge, insanın
diğer insanlar, canlılar, doğa ve dünya ile sağladığı etkileşimlerle
şekillenir. İnsan, yalnızca kendi bencil menfaatlerine odaklanıp izole bir
şekilde yaşamak yerine, etrafındaki dünya ve insanlarla etkileşime girerek daha
anlamlı bir varoluş süreci yaşayabilir.
Bireyin
kendi olması, zaman zaman kendi bencil menfaatlerinden vazgeçebilme yeteneğini
gerektirir. Empati, anlayış, yardımlaşma ve işbirliği gibi değerler bu noktada
önemlidir. İnsanlar arasındaki ilişkilerde al-ver ilişkileri, paylaşım ve
dayanışma, toplumsal uyumun temelini oluşturur. Kendini gerçekleştirme süreci,
hem bireyin içsel dünyasını anlaması hem de dış dünyayla etkileşimde bulunması
anlamına gelir.
Bu görüş
aynı zamanda ahlaki bir boyuta da işaret eder. Ahlaki değerler, insanların
kendi çıkarlarından ziyade genel iyi için çalışmalarını teşvik eder. Birey,
sadece kendi bencil menfaatlerini değil, etrafındaki insanların ve toplumun
refahını da göz önünde bulundurarak hareket etmeli ve bu şekilde daha bütüncül
bir insan olabilir.