Friday, January 16, 2009

ZITLAŞMAK

Mücadele Teknikleri III

Babamız Hasan SARAL(*)’ın anısına.

Sorunlardan kaçamazsınız. Belirli bir an geldiğinde onlarla yüzleşmek zorundasınız. Sorunların üzerine gitmek gerekir ve daha bir çok alışageldiğimiz ifade yüzleşmek – confrontation eylemini ele alır. Zıtlaşmak herhalde yüzleşmenin özel bir hali olarak değerlendirilebilir. Zıtlaşan kişi bazan mantık dışı olabilecek şekilde yüzleştiği kişinin yaptığı ya da söylediğinin tersini yapar ya da iddia eder.

İnanıyorum ki zıtlaşmak Türk kültürünü derinden etkileyen önemli bir unsurdur. Türkiye’nin kalabalık bir şehrinde sokağa çıkıp biraz yürüyün ne demek istediğimi kolaylıkla gözleyeceksiniz. 1960’larda ilk okul kitaplarında dereyi önce geçmek için birbirleriyle boy ölçüşen iki keçinin zıtlaşmak yüzünden derenin üzerindeki ince köprüden aşağı düşüşleri anlatılırdı. Hala değişen fazla bir şey yok…

Zıtlaşmağı besleyen bir başka olgu da tepkisellik. Birisi bir şey yapınca hemen karşı taraf ona yanıt olarak başka bir şey yapıyor. Birisi kurallara aykırı olarak korna çaldı mı diğeri ona tepki olarak korna çalıyor – sonuç ikinci kişiyi rahatsız eden şey mantık dışı olarak tekrarlanmış oluyor.

Pekiyi, olaylarla yüzleşmekten kaçmak, olayların üzerine üzerine gitmemek her zaman yapılması gereken midir?
Tabii ki değil… Örneğin eski Hunlar saldırı ve baskında iyiydiler[1]. Avar Türkleri ise ‘Taarruz ve ani baskınlarda son derece başarılıydılar ancak’[2]… ‘inatçılıkları ve cesaretleri sayesinde…’ Hunların düşmanı kuşatırken kullandıkları şaşrtma taktikleri, ayışığında gece baskınları vb. [1] belirgin özellikleriydi.
Eğer eski Hunlara kadar giden Türk tarihi ve öncesi biraz incelenirse görülür ki göçebe yaşayan bir kavimler topluluğu zorda kaldığında engin Orta Asya çöllerine geri çekilen sonra da kendi uygun gördüğü anda topladığı kabilelerle Çin’e Roma İmparatorluğuna ve diğer ülkelere saldıran bir sisteme sahip. Bu sistemde seçilen doğru anda düşmanın üstüne gitmek önemli. Dolayısıyla hala insanlarımızın yaşamında zıtlaşmak, boy ölçüşmek gibi eylem ve tavırların önemli olması tesadüf değildir, inancındayım. Türkiye’nin modernleşmesi için Türk kültürünün binlerce yıl önceye dayanan zıtlaşmak kültürü gibi öğelerini değişen dünya koşullarına göre yeniden şekillendirmemiz ve yapıcı şekilde milletimize katkıda bulunmasını sağlamalıyız.

Modern yaşam, şehirli ve sanayileşmiş yaşam, iletişimin bütün dünyayı bir köye çevirdiği yaşam… karmaşıklığı nedeni ile zaman tanımağa azami önem yükler. Olayların açılması, gelişmesi için zaman tanımalısınız… Bırakın karşınızdaki insan konuşsun, kendini enine boyuna ifade etsin. Böylece sizde onu ve görüşlerini daha iyi tanıyabiliniz. Hunların başarısında sabırlı ve disiplinli olmalarının büyük payı vardı. Yabancı milletlerin gözlemcileri, çok sayıda bile olsalar Hunların beklemeyi bildiklerini ve gürültü yapmadıklarını, sessiz bir şeklide oldukları yerde durduklarını anlatır. Tepkisellik, yanıt vermekte acele etmek, kavramların çok derinleştiği ve hemen herşeyin birbiri ile çeşitli ilişki içinde olduğu günümüzde başarısızlığa yol açar.

Konuya teknoloji açısından bakarsak… Örneğin havacılıkta zıtlaşmamak çok önemlidir. Bazı askeri durumlar haricinde tabii… Maalesef, ülkemizde son birkaç uçak kazasına kötü hava koşullarında pilotların inmeğe ısrar etmesi, olumsuz koşullarla zıtlaşması etkin olmuştur, diğer etkenler yanında… Ülkemizin giderek artan bir sayıda, nükleer santral, çeşitli elektrik santralları, hızlı trenler ve diğer büyük sistemlere sahip olduğunu düşünürsek zıtlaşmak kültürünü yalnızca tüm tarafların kazanacağı ve faydalı olacağı koşullarla sınırlamak ne kadar çok önemlidir? Düşününüz.

Ülkemizde mühendislik eğitiminde HCI-Human Computer Interaction ya da ergonomics, man machine interaction gibi konular küçümsenmektedir. Bu büyük bir yanlıştır. Stanford Üniversitesinin kullandığı bir HCI kitabı ‘relaxed attention’ öğretmektedir öğrencilerine… Olaylarla yüzleşmek yalnız başına yeterli değildir eğer amacınız rakibinizi o an gırtlaklamak orada bitirmek değilse amacınız… Amaç eğer birlikte yaşamak ve zenginleşmek, mutlu olmak ise rakibinize, olaylara zaman tanıyınız, düşünmeleri ve hareket etmeleri için boş alan bırakınız. Uygarlık boşluk bırakmak sanatıdır. Konuşurken arada biraz susunuz ki eğer diyeceği bir şey varsa muhatabınız kendini ifade edebilsin. Zor sorunların çözümü mühendisin kendi kafasına, hatta ekibin ortak bilincine zaman tanımasını zorunlu kılar. Olmayan bir şeyi zorlamak onunla zıtlaşmak günümüzde artık pek geçerli değildir. Olmayan şeyi zorlama! Geri çekil bir nefes al sonra tekrar devam edersin!

Eğer dikkat edilirse zıtlaşmanın altında yatan kimin dediğinin olacağı ya da kimin baskın olacağıdır. Toplumumuzda maalesef baskınlık konusunda yukarıda açıkladığım eski kültürel kaynaklardan gelen çok ciddi ve yaygın bir baskınlık sorunu vardır. Baskınlık çok eski zamanlarda toplumumuzun başarısını ve zenginliğini sağlayan köklü bir özellikken günümüzün modern yaşamında başarısızlığımıza neden olmaktadır. İşin kötü yanı, basın ve mediamızın bu konudaki eğitici katkıları gülünç denebilecek çok yetersiz bir seviyede…

Eric BERNE[3] her insanın içinde çocukluk döneminden kalan bir çocuk kişilik, yine aynı dönemden kalan , anne-babasının ona yaptıklarını yansıtan bir ebeveyn kişiliği ve kendi geliştirdiği yetişkin kişiliği olduğunu söyler. İnsan davranırken, zaman zaman çocuklaşır, zaman zaman çevresine babası gibi yukarıdan öğretici dersler verir, zaman zaman da kendi kişiliği ile karşısındakileri eşit seviyede muhatab alarak konuşur. Burada kanımca, baskınlık ebeveyn rolünde orataya çıkıyor ve nesilden nesile naklediliyor.

‘Ne olur yani, ben baskınım baskındım ve baskın kalcam’ diyebilirsiniz. Ya da Hunların muhteşem tarihi hakkında almış olduğum birkaç örneğe dayanarak, beni yargılayıp, Türk kültürünün ve tarihinin kusursuz olduğunu ve o hali ile hala kusursuz olacağını düşünebilirsiniz.

Değişen zamana uymak zorundasınız. Üstelik bunu yapmak için Avrupa Birliği gibi bahaneler, payandalar kullanmak ta fayda vermez. Türkiye, diğer Türki ülkelerle birlikte Türk kültürünü değişen modern dünyanın gereklerine göre değiştirmeği başarmak zorunda.

Türk kültürü savaş helikopteri pilotları gibi BİRBİRLEŞİM(intersubjectivity) [5] kavramını öne çıkarmalı ve eski baskınlık kültürü yerine BİRBİRLEŞİM KÜLTÜRÜnü geliştirmelidir.

Ali R+ SARAL

(*) Zıtlaşmamak ve gerektiğinde sorunların üzerine gülerek gitmeği komanda eğitim subayı babamdan öğrendim.

[1] Prof Dr Bahaeddin ÖGEL, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s. 90.
[2] Marcel BRION, Asya ve Avrupa’da Hunlar, s. 160
[3] Robert Mc. KIM, Experiences in Visual Thinking, s.38.
[4] Eric BERNE, M.D., Games People Play, The Basic Handbook of Transactional Analysis
[5] Barbara E. Holder, Cognition in Flight:Understanding Cockpits as Cognitive Systems


"Upon returning from a night training flight, an SH60-B helicopter was approaching its
ship at 1600 feet in preparation for landing when a report of a sinking boat in the area
prompted the crew to join a search and rescue effort. While the pilot flew the aircraft, the
copilot tried to locate the sinking boat using the aircraft’s multi-purpose display. The
aircraft began descending at 1400 feet per minute. The pilot had intended to level off at
200 feet of altitude but became preoccupied with locating the position of the distressed
boat on the multi-purpose display. The helicopter entered the water. The crew escaped
with minor injuries, but the aircraft broke up and sank.

P 132.
Instructors did report that they could sense when a crew was in tight
coordination but couldn’t say why or how they did it. Both coaching and dominance
have asymmetrical representation flow patterns that center on one individual.
Intersubjectivity has symmetrical representation flow patterns making it less obvious to
an observer. Perhaps that is why there isn’t a clear training term for it and why
instructors don’t know how to talk about it.

In case studies 3 and 6 pilots established intersubjective understandings. These
understandings are observable in the interactions between pilots, they complete each
other’s sentences, abbreviate words, and perform future tasks. The pilots understand
each other’s actions and abbreviation without having to ask for clarification. The
emergence of an intersubjective interaction typically begins with both pilots working in
coordination and it strengthens their coordination.

Crew coordination is a skill that needs to be conveyed to pilots in an explicit
manner. Teaching pilots how and when to coach each other would be a good start and
introducing team accountability into grading practice would soften the emphasis on
individual achievement that is prevalent in navy culture."