BEN VAR MIYIM?
Ben var
mıyım? İsmi cismi olan ama sınırları ve içeriği belirli bir ‘ben’ var mı? Yoksa yazlıktaki komşum Mehmet Bey’in gözünde
Ali Rıza, internet üzerinden ders yaptığımız hocam Kamran Bey için başka, annem
için ‘küçük Ali’si’, giderek tüm tanıdıklarım hatta karşılaştıklarımın gözünde
az veya çok farklı bir ben değil miyim?
Aynaya
baktığımda 10 yıl önceki Ali Rıza olmadığım kesin... Cismim, vücudum hep değişiyor. Sürekli bir akış var ‘ben’de, hem vücut
olarak hem de zihin olarak...
Değişiyorum, belki gelişiyorum belirli yönlerde.
Öyle ise, ‘ben’
diye tanımladığım şey nedir? ‘Ben’ bir
yanılsama, bir yanılgı mıdır?
Acaba
gerçekten ‘benim’ diyebileceğim kendi irademle hürce karar verebiliyor
muyum? Yoksa ‘ben’i oluşturan koşullar,
kişiler, olaylar mı belirliyor kararlarımı?
‘Ben’
diyebileceğim tek bir kişilik var mı?
Yoksa mesleki benliğim, aile benliğim, dostlarımın gözünde vb farklı benliklerden
mi oluşuyorum az ya da çok.
Peki ‘ben’
tek bir bütün müyüm yoksa farklı parçalardan oluşan karışık bir yapı mıyım? Davranışlarımın ne kadarını bilerek yapıyorum,
ne kadarını bilinçaltımla hatta otomatik olarak yapıyorum? Ne kadar mantığımla, ne kadar duygularımla
hatta ne kadar varlığından bile haberdar olmadığım birkaç hücrenin belirlemesi
ile hareket ediyorum? Aynı anda birden
çok iş yapabiliyorum ama bunlardan yalnız bir iki tanesinin farkında
olabiliyorum.
Düşüncelerimin
en azından bir kısmına hakim olabiliyor onları tekrar gözden
geçirebiliyorum. Oysa duygularım onların
farkına vardığım anda birer sabun köpüğü gibi sönüp kayboluyorlar.
Belki ‘ben’
tümüyle nesnel bir varlık değil. Kişiye
ait benlik kavramı, nasıl yıllar içinde zihnimizin oluşumu ile beynimizde
biriken olaylar, bilgiler, kısaca hatıralar ise, aynı zamanda bunları
tetikleyen meknizmalar, ruh haletleri, hisler, duygulardır.
Benlik bir
duygudur aslında. Bilerek ya da
bilmeyerek davranışlarımızı tarttığımız, içimize sindirdiğimiz, bünyemizin
bütün karmaşık yapısını birleştiren bir referans noktası, bir mihenk taşıdır.
Öyle ise “‘benlik’
var mıdır?” sorusu “duygular var mıdır?” sorusuna indirgenebilir. ‘Sevinç, üzüntü, mutluluk’ bunlar vardır. Bunlar, her insanın onları edinme sürecine ve
yaşam tecrübesine göre farklı oluşabilir.
Yine de yaklaşık olarak temel duygular vardır.
Sanatçıların
yarattığı eserler bu duygu kavramlarının oluşumuna katkıda bulunur. Beethoven’in 9. Senfonisindeki ‘Neşeye Övgü’sü ortak duygu dağarcığımıza katkıda
bulunmuş değil midir? Sanatçıların
eserlerinde yarattıkları iç dünyalarına ait duygular böylece nakledilip
hissedildikleri anda kaybolmamış olur, aynı olmasa da...
Duygular
hissedildikleri anda kaybolsalar da benzer koşullarda benzer duygulara ilişkin
duyarlıklar oluşturulabilir. Duyarlık
nakledilebilir.
Bence ‘benlik’
bir duygu. Eğer sanatçı ‘ben’i
belirleyen duyarlıkları sanat yolu ile kalıcı kılabilirse ‘benlik’ hep ve her
yerde var olur.
‘Ben’
başkalarına nakledebileceğim duyarlıklarım ile var olurum.
Kişi
duyarlıkları ile vardır.