AM I?
Ali Rıza SARAL
Ben var mıyım? İsmi cismi olan ama
sınırları ve içeriği belirli bir ‘ben’ var mı?
Yoksa yazlıktaki komşum Mehmet Bey’in gözünde Ali Rıza, internet
üzerinden ders yaptığımız hocam Kamran Bey için başka, annem için ‘küçük
Ali’si’, giderek tüm tanıdıklarım hatta karşılaştıklarımın gözünde az veya çok
farklı bir ben değil miyim?
Do
i exist? Is there an 'I' who has a name and a body but whose boundaries and
content are definite? Or am I not ‘Ali Rıza’ in the eyes of my neighbor Mehmet Bey,
but different for my teacher Kamran Bey, with whom we teach on the Internet,
and a 'little Ali' for my mother, more or less different in the eyes of all my
acquaintances and even those I meet?
Aynaya
baktığımda 10 yıl önceki Ali Rıza olmadığım kesin... Cismim, vücudum hep değişiyor. Sürekli bir akış var ‘ben’de, hem vücut
olarak hem de zihin olarak...
Değişiyorum, belki gelişiyorum belirli yönlerde.
When
I look in the mirror, it is certain that I am not Ali Rıza 10 years ago... My
body is always changing. There is a constant flow in 'me', both as a body and
as a mind... I am changing, maybe I am developing in certain directions.
Öyle ise,
‘ben’ diye tanımladığım şey nedir? ‘Ben’
bir yanılsama, bir yanılgı mıdır?
So
what is it that I define as 'me'? Is 'I' an illusion, a mistake?
Acaba
gerçekten ‘benim’ diyebileceğim kendi irademle hürce karar verebiliyor
muyum? Yoksa ‘ben’i oluşturan koşullar,
kişiler, olaylar mı belirliyor kararlarımı?
I
wonder if I can really decide freely owithmy own will, which I can call 'my'?
Or do the conditions, people and events that make up the 'me' determine my
decisions?
‘Ben’
diyebileceğim tek bir kişilik var mı?
Yoksa mesleki benliğim, aile benliğim, dostlarımın gözünde vb farklı
benliklerden mi oluşuyorum az ya da çok.
Is
there only one personality that I can call 'I'? Or am I more or less composed
of different selves, such as my professional self, my family self, in the eyes
of my friends, etc.?
Peki ‘ben’
tek bir bütün müyüm yoksa farklı parçalardan oluşan karışık bir yapı
mıyım? Davranışlarımın ne kadarını
bilerek yapıyorum, ne kadarını bilinçaltımla hatta otomatik olarak
yapıyorum? Ne kadar mantığımla, ne kadar
duygularımla hatta ne kadar varlığından bile haberdar olmadığım birkaç hücrenin
belirlemesi ile hareket ediyorum? Aynı
anda birden çok iş yapabiliyorum ama bunlardan yalnız bir iki tanesinin
farkında olabiliyorum.
So,
am I a single whole or a mixed structure made up of different parts? How much
of my behavior do I do intentionally, how much do I do it subconsciously or
even automatically? How much logic, how much emotion, and even how much do I
act with the determination of a few cells that I am not even aware of? I can do
more than one thing at the same time, but I can only be aware of one or two of
them.
Düşüncelerimin
en azından bir kısmına hakim olabiliyor onları tekrar gözden
geçirebiliyorum. Oysa duygularım onların
farkına vardığım anda birer sabun köpüğü gibi sönüp kayboluyorlar.
I
can control at least some of my thoughts and revise them. However, my feelings
fade away like soap bubbles as soon as I become aware of them.
Belki ‘ben’
tümüyle nesnel bir varlık değil. Kişiye
ait benlik kavramı, nasıl yıllar içinde zihnimizin oluşumu ile beynimizde
biriken olaylar, bilgiler, kısaca hatıralar ise, aynı zamanda bunları
tetikleyen meknizmalar, ruh haletleri, hisler, duygulardır.
Maybe
the 'I' is not a purely objective being. The self-concept of a person is the
events, information, briefly memories that accumulate in our brain with the
formation of our mind over the years, but also the mechanisms, moods, feelings
and emotions that trigger them.
Benlik bir
duygudur aslında. Bilerek ya da
bilmeyerek davranışlarımızı tarttığımız, içimize sindirdiğimiz, bünyemizin
bütün karmaşık yapısını birleştiren bir referans noktası, bir mihenk taşıdır.
It
is actually an emotion. It is a reference point, a touchstone that unites the
whole complex structure of our body, which we deliberately or unknowingly weigh
our behaviors into,and absorb into
ourselves.
Öyle ise
“‘benlik’ var mıdır?” sorusu “duygular var mıdır?” sorusuna
indirgenebilir. ‘Sevinç, üzüntü,
mutluluk’ bunlar vardır. Bunlar, her
insanın onları edinme sürecine ve yaşam tecrübesine göre farklı
oluşabilir. Yine de yaklaşık olarak
temel duygular vardır.
If
so, The question of "Is there a 'self'?" maybe reduced to the
question“are there emotions?”. Jjoy, sadness, happiness' and others all exist.
These can occur differently according to each person's acquisition process and
life experience. Still, there are approximately basic emotions.
Sanatçıların
yarattığı eserler bu duygu kavramlarının oluşumuna katkıda bulunur. Beethoven’in 9. Senfonisindeki ‘Neşeye Övgü’sü ortak duygu dağarcığımıza
katkıda bulunmuş değil midir?
Sanatçıların eserlerinde yarattıkları iç dünyalarına ait duygular
böylece nakledilip hissedildikleri anda kaybolmamış olur, aynı olmasa da...
The
works created by the artists contribute to the formation of these emotional
concepts. Hasn't Beethoven's 'Ode to Joy' in his 9th Symphony contributed to
our shared emotional repertoire? In this way, the feelings of the inner world
created by the artists in their works are not lost as soon as they are conveyed
and felt, although they are not always the same...
Duygular
hissedildikleri anda kaybolsalar da benzer koşullarda benzer duygulara ilişkin
duyarlıklar oluşturulabilir. Duyarlık
nakledilebilir.
Although
emotions disappear as soon as they are felt, sensitivities about similar
emotions can be recreated in similar circumstances. Sensitivity is
transferable.
Bence
‘benlik’ bir duygu. Eğer sanatçı ‘ben’i
belirleyen duyarlıkları sanat yolu ile kalıcı kılabilirse ‘benlik’ hep ve her
yerde var olur.
I
think 'self' is a feeling. If the artist can make the sensitivities that
determine the 'me' permanent through art, the 'self' will always exist
everywhere.
‘Ben’
başkalarına nakledebileceğim duyarlıklarım ile var olurum. [1,2]
'I'
exist with my sensibilities that I can transmit to others[1].
Kişi
duyarlıkları ile vardır.
One
exists with its sensitivities[2].
REFERENCES:
[1]
Tommie HAHN, Sensational Knowledge
“The
senses reside in a unique position as the interface between the body, self and
the world. They are beautiful transmission devices, through which we take in
information, comprehend the experience, assign meaning, and often react to the
stimuli. Not only the senses orient us
in a very real, physical way;they enable
us to construct parameters of existence --
that which defines the body, self, social group or world. Simply, we are situated
by sensual orientations.”
[2]
Tommie HAHN, Arousing Senses, Recipes for Workshopping Sensory Experience